Üniversite, Yurt-Kur, YÖK ve Bağlı Kuruluşlarda Çalışan Personel İle İlgili Taleplerimiz

Türk Eğitim-Sen Olarak Hazırladığımız 2018-2019 Yıllarına İlişkin Üniversite, Yurt-Kur, YÖK Ve Bağlı Kuruluşlarda Çalışan Personel İle İlgili Toplu Sözleşme Taleplerimiz

Günümüzün bilimsel faaliyetlerinin odak noktası üniversitelerimizdir. Çağın gelişmelerinin takip edilerek, buna uygun çalışmaların yapılması görevini ifa eden bu kurumlar sayesinde ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine ulaşması sağlanacaktır.

Üniversiteler ve bunlara bağlı eğitim merkezleri sadece bilim, teknik ve tıp alanında gelişmelerin sağlandığı yerler değil; aynı zamanda demokrasi, hoşgörü ve anlayışla birlikte sosyalleşmenin de beşiği, kurucusu ve koruyucusu olmuştur. Böylece devletin bilimsel ve teknik anlamda gereksinimlerini sağlarken, aynı zamanda toplumsal hayatın sağlıklı bir şekilde kurgulanması için de önemli vazifeler yapmaktadır.


Dolayısıyla, üniversitelerin, toplumsal hayatın sağlığı ve ülke geleceğinin inşası anlamında önemi çok büyüktür. İşte, ilkeli eğitim sendikası ve sorumlu sivil toplum kuruluşu olarak, bu önemin farkındayız. Türk Eğitim-Sen olarak, üniversitelerimizin hem eğitim hem de sosyal hayatımız için gerekliliğinin ve önceliğinin şuurundayız.

Üniversitelerimiz, hem toplumsal gelişimimiz hem de ülkemizin topyekûn kalkınması için büyük önem taşıyan kurumlar olmakla birlikte üniversitelerimizdeki öğrencilerimize barınma imkânı sağlayan Yurt-Kur ve üniversiteler arasındaki koordinasyonu sağlayan YÖK ve bağlı kuruluşlarda o derecede önemlidir.

Bu kadar hassas ve toplumsal öneme sahip yükseköğretim kurumları, kendi kaderine ve sorunları içinde gereksiz patinaj yapmaya terk edilemez. Böylesi bir tercih, ülkemizin ve milletimizin yarınlarının risk edilmesiyle eş anlamlıdır.

Tartışılmaz bir gerçektir ki; bilgi üreten ve bilim yuvası olan üniversitelerin varlığı ve etkinliği, güçlü ve çağdaş toplumun ön koşuludur. Üniversiteler, aynı zamanda, demokrasi kültürünün yeşertilmesi ve toplumsal hayatın her alanında yaşatılması amacına da hizmet etmektedirler.

Türk Eğitim-Sen olarak, bu ülkeye karşı borçlu olduğumuzu düşünüyor ve bu niyetle faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ecdadımızdan emanet aldığımız bu güzel ülkeyi, çocuklarımız için her alanda daha güçlü, daha müreffeh ve daha yaşanılır bir ülke olarak yaşatmak öncelikli görevimizdir.

Dolayısıyla Türk Eğitim-Sen; çalışan, üreten, yol gösteren, hak eden ve hak ettiğini alan sendikacılık anlayışını ilke edinmiştir. Bu anlayış ve belirlenen Kalite Politikaları doğrultusunda ortaya koyduğu çalışmalarıyla Türk Eğitim Sisteminin sorunlarının çözüm surecine de katkıda bulunmaktadır.

Eğitim bilimsel ve gerçekçi belirlenen; hedefleri, planlanması, gerçekçi politikaları, yöntemleri, çağın gereklerine ve toplumsal ihtiyaçlara göre hazırlanmış müfredatı, uygulayıcıları ve çalışanlarıyla birlikte bilimsel bir yöntemle ele alınması gereken bir sistemdir. Sistem ise tüm unsurlarıyla “Olması gerektiği” gibi kurgulanırsa başarıya ulaşabilecektir. Eğitim çalışanlarının beklentilerinin karşılanamadığı, sıkıntılarının çözülemediği bir ortamda, eğitimden istenen düzeyde sağlıklı sonuçlar elde edilemeyeceği de bir gerçektir.

Ancak bu süreçte en önemli unsur sistemin uygulayıcılarıdır. Aynı şekilde sistemin uygulayıcılarının da istenen düzeyde olması gerekmektedir. Dolayısıyla eğitim sistemi; hedefleri, planları, politikaları, yöntemi, müfredatı, uygulayıcıları ve çalışanları ile bir bütündür.

Fakat uygulamada tüm eğitim çalışanlarının bir bütün olarak ele alınmadığı yadsınamaz bir gerçektir. Behemehâl eğitim çalışanları bir bütün olarak ele alınmalıdır. Ne yazık ki bugüne kadar genel idare hizmetleri, yardımcı hizmetler, teknik hizmetler ve 4/C sınıfında çalışan personel hep ihmal edilmiştir.

Üzülerek şahit oluyoruz ki, eğitim çalışanlarının sorunları gündeme getirilirken, ilgililer ve kamuoyu yalnızca Akademik Personel üzerinde yoğunlaşmakta İdari Personel ise unutulmaktadır. İdari personelin sorunları ile Milli Eğitim deki Yardımcı Hizmetler personeli, Genel İdare Hizmetler Personeli, Teknik Hizmetler Personeli ve Engelliçalışanların sorunları ortaktır. Bu konuda sorunlar ve çözüm yollarını oluşturan talepler sendikamızca bilinmektedir.

Eğitimle ilgili her kurum aynayı öncelikle kendine tutmalı, ortak aklı harekete geçirecek faaliyetleri planlama ve uygulama cesaretini göstermelidir. Eksiklerin, yanlışların söylenmesi üst yönetim tarafından iyileştirme için bir şans olarak görülmelidir. Bilinmelidir ki, hiç eleştirilmemek delilerin ve ölülerin ayrıcalığıdır.

Üniversite, Yurt-Kur, YÖK ve bağlı kuruluşlarda çalışanlar unutmamalıdır ki, hizmet kolumuza bağlı diğer işkollarında olduğu gibi eğitim çalışanlarının sorunlarının yegâne çözümü de yüzde yüz sendikalaşmadan geçmektedir. Problemlerin çözümünü arzulayan çalışanların atması gereken ilk adım sendikalaşmak olmalıdır. Ancak o zaman çözüm surecine katkıda bulunulabilecektir. İşte bu adımı atmakla; şartların şekil verdiği değil, şartlara şekil veren kişilerin azmini ve kararlılığını göstermiş oluruz. Geleceğin bilgi toplumunu oluşturmak istiyorsak eğitimde kaliteyi arttırmak zorundayız. Eğitimde kalite, çok yönlü çalışmalar gerektirir. Ancak hangi sistemi uygularsanız uygulayın; çalışanların mutlu ve huzurlu olmadığı bir ortamda kaliteden, başarıdan bahsedemeyiz. Yöneticiler, varlıklarını değil gelecek nesilleri düşünmek zorundadır. Bu sebeple çalışanların ve onların temsilcilerinin sesine kulak vermelidirler.

Üniversite, Yurt-Kur, YÖK ve bağlı kuruluşlarda çalışanların sorunları ve çözüm yollarını oluşturan taleplerinin ilgililerin ve ülkenin gündemine taşınması için gayret gösteren sendikamız; bu amaçla değişik zamanlarda yazılı ve görsel ve işitsel basın açıklamaları, kitlesel basın açıklamaları, dergi, broşür, afiş, bülten vb basın yayın malzemeleri, işyeri sendika ilan panoları, billboardlar, eylem ve etkinlikler, anketler, sosyal medya paylaşımları, dilekçe kampanyaları, hukuki girişimler, Muhalefet partileri, Hükümet, Bakanlık ve Kurum Yetkilileri ile görüşmeler, TBMM’de kanun teklifleri, soru ve araştırma önergeleri, reklam, haberler ve yazışmalar gibi kamuoyu baskısı oluşturma çalışmaları ile sıklıkla gündeme getirilmektedir.

Yapmış olduğumuz bütün çalışmalarda bilgiyi doğrudan almayı şiar edinerek her fırsatta kamu çalışanlarıyla doğrudan iletişime geçip, mağduriyeti yaşayan kişiden dinleyerek çözüm noktasında kamu çalışanlarının fikirlerine değer veren sendikamız, Üniversite, Yurt-Kur, YÖK ve bağlı kuruluşlarda çalışanlarla da ilgili de aynı yolu izlemektedir.

Bir meslek gurubunun sıkıntılarını ve çözüm yollarını en iyi o meslek gurubunun mensupları ortaya koyabilir; düşüncesi ile geçmiş yılarda düzenlediğimiz ve ileride düzenleyecek olduğumuz; Kurultay, Çalıştay, Sempozyum ve İstişare Toplantılarında meslek gruplarının sorunları ve çözüm yolları tartışılarak oluşturulmuş, basılarak üyelerimize dağıtılmış ve sendika sitemizde yayınlanarak kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.

Burada gündeme getirilen sorunlar ve çözüm yollarını oluşturan talepler ile o yıl ki yapılacak Toplu Sözleşme öncesi ve Kurum İdari Kurul toplantıları öncesi üyelerimizin görüşleri, anket, çalışmaları ve alan çalışmaları doğrultusunda tespit ettiğimiz sorunlar ve çözüm yollarını oluşturan talepler; Toplu Sözleşme Masaları, Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) toplantıları, Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantıları ile Kurum İdari Kurulları toplantılarında gündeme getirilerek çözüm yolları aranmaktadır.

Türk Eğitim Sen; Üniversite, Yurt-Kur, YÖK ve bağlı kuruluşlarda çalışanların sorunları ve çözüm yollarını oluşturan taleplerini, ilgililerin ve ülkenin gündemine taşımak için her fırsatta, her düzeyde, her süreçte ve her ortamda dile getirmektedir.

Bu anlamda, Türk Eğitim Sen her türlü gayreti ortaya koymaktadır. Fakat Hükümetlerin memurlara karşı olumsuz bakış açısı, memurların sendikalaşma oranının hala yeterli düzeyde olmaması, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Kanunu’nun, Grev hakkı vermemesi ve sendikalara üye olmayanlarında alınan haklardan faydalanması bu taleplerin çözümünü geciktirmektedir.

Modern toplumların ve demokrasi ile yönetilen devletlerin olmazsa olmazı taleplerin meşru zeminlerde dile getirilmesidir. Dile getirilen taleplerin kolay elde edilmediği veya ısrarlı talepler ve ortaya konulan eylemler sonunda alındığı aşikârdır. Dünyanın gelişmekte olan ve gelişmiş toplumları, haklarını aramada profesyonel olarak ya yardım almakta ya da bir araya gelerek haklarını birlikte talep etmektedirler. İnsanlık tarihinin bu anlamda en önemli mücadelelerinden birisi de çalışma hayatında verilmektir.

Çalışma hayatında bu görevi üstlenen sivil toplum kuruluşları sendikalardır. Hak aram kavramı ile özdeşleşen Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonu ve Türk Eğitim-Sen, çalışanların, üyelerinin hak arama mücadelesinde öncülük yaparak önemli bir aktör olmuştur. Gerek sorunları tespit etme, gerek sorunlara çözüm üretme noktasında gerekse bu hakların meşru zeminlerde savunulmasında her zaman fark yaratmıştır.

Türk Eğitim-Sen söylem ve eylem gücüyle yalnız üyelerinin değil tüm eğitim çalışanlarını ilgilendiren meselelere asla duyarsız kalmamıştır. Türk Eğitim-Sen çalışma hayatına önemli bir soluk getirmektedir. Üyelerinin ve eğitim çalışanlarının taleplerini dile getirirken; çalışanların, üyelerin, iş yeri temsilcilerinin, şube yönetimlerinin, uzmanların, hukukçuların ve bilim insanlarının görüşlerini alarak sistemli ve tutarlı çalışmalar ortaya koymaktadır. Ülkemiz uzun yıllar neyi neden savunduğunu; neye neden karşı olduğunu bilmeyen sivil toplum kuruluşları nedeniyle zaman, emek ve enerji kaybı yaşamıştır. Türk Eğitim-Sen bu hususta net söylemler belirleyerek, bunu her platformda dile getirmekte; demokratik yöntemlerle taleplerini sonuca ulaştırmaktadır.

Eğitim çalışanlarının gerçek gücü olan ve sadece onların hak ve çıkarları noktasında hareket eden Türk Eğitim-Sen büyük bir mücadele ve başarı öyküsüdür. Kendisine hep haklı olmayı, haktan yana olmayı ve haktan güç almayı düstur edinen Türk Eğitim-Sen, eğitim ve çalışma hayatının ayrılmaz bir parçası olan ve çok büyük önem taşıyan kadın eğitim çalışanları için çok önemli çalışmalar yapmış ve bu çalışmalar neticesinde onlar lehine çok önemli kazanımlar elde edilmiştir.

Kazanılmış hakların korunması, taleplerimizin bir an önce karşılanması ve demokratik yollarla dile getirdiğimiz öngörülerimizin dikkate alınması için çalışma hayatında olduğu gibi sendikal mücadelede de eğitim çalışanları etkin olmak zorundadır.

Türk Eğitim Sen kurultay, çalıştay, sempozyum, istişare toplantılarında ve üyelerimizin görüşleri, anket, çalışmaları ve alan çalışmaları doğrultusunda oluşturulan eğitim çalışanlarının sorunları ve çözüm yolları için gayret sarf etmektedir ve tüm bu hususların sonuna kadar takipçisidir.

Gerek Toplu Sözleşme Masaları, Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) toplantıları, Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantıları ile Kurum İdari Kurulları toplantılarında dile getirdiğimiz ve aşağıda yer verdiğimiz sorunlar ve çözüm yollarını oluşturan taleplerin en kısa zamanda çözülmesini diliyoruz.

Türk Eğitim Sen Genel Merkezi tarafından yapılan araştırmalar ve basılan yayınları lütfen takip ediniz.

ÜNİVERSİTE KURULTAYI

TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİMİN SORUNLARI, BEKLENTİLER VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI ÇALIŞTAYI KOMİSYON RAPORLARI

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINA DOĞRU ÜNİVERSİTE VİZYONUMUZ

TÜRKİYE’DE ÜNİVERSİTE SORUNU VE ÜNİVERSİTE ÇALIŞANLARI

EĞİTİM ve TOPLUM DERGİSİ ARŞİVİ

ÜNİVERSİTE BÜLTENİ ARŞİVİ

Türk Eğitim-Sen Olarak Hazırladığımız 2018-2019 Yıllarına İlişkin Üniversite, Yurt-Kur, YÖK Ve Bağlı Kuruluşlarda Çalışan Personel İle İlgili Toplu Sözleşme Taleplerimiz

En üst eğitim ve araştırma kurumu olarak üniversiteler, her türlü sorunların en üst düzeyde incelenip irdelendiği, elde edilen bulguların yine öğretim ve yayın yolu ile aktarıldığı merkezler olarak evrensel ölçekte insanlığa hizmet verirler. Tek yetkili eğitim kurumu olan üniversiteler, bilimsel ve teknik geliştirme merkezleri olmanın ötesinde birer felsefi tartışma ortamı olarak çevrelerini bilinçlendirmek ve bu yönüyle bulunduğu bölgenin bilinç ve kültür düzeyini yükseltmek durumundadır. Üniversitelerin lokomotifi olan bilim insanları ise gözlemleyerek, düşünerek, araştırarak, sorgulayarak ve kuram geliştirerek bilinmeyeni bilinir hale getirip yaşamı kolaylaştıran yöntem ve teknikleri geliştirmek durumundadır.

Üniversiteler, bulunduğu çağın ötesine bakmak, milletimizin ufkunu genişletmek gibi misyonları nedeniyle, bilim ve kültür dünyamızın en önem verilmesi gereken kurumlarıdır. Bu yönüyle üniversiteler en üst düzeyde teknik imkânlarla donatılmış ve örgütlenmiş, geleceğe yönelik planı ve projesi olan, vizyonu açık, maddi ve manevi sorunu olmayan kurumlar olmak zorundadırlar. Bilim insanları, gelecek kaygısı taşımadan, herhangi bir dışlanmaya uğramayacağının bilinci içinde çalışma ve fikirlerini açıklama özgürlüğüne sahip olmak zorundadır.

Üniversiteler, fikir sahibi ve yüksek kapasiteli insanların bulunduğu ortamlarda değişik fikirlerin ve bakış açılarının doğması ve tartışılmasına imkân sağlayacak ortam oluşturmak zorundadır.

Öğretim üyeleri, ekonomik kaygıları olmadan, ek iş yapmak zorunda bırakılmadan, görev yapabilecek ekonomik haklarla donatılmak zorundadır. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu fikri ve bilimsel sığlık sorununun, üniversitelere yeterli önem verilmediğinden kaynaklandığını unutmamak gerekmektedir.

Bir ülkenin entelektüel gelişmişliği, o ülkede yayınlanan bilimsel makale sayısı ile orantılıdır. Bu nedenle hem beyin göçünün önlenmesi hem de akademik çalışmalara daha geniş kaynak sağlanması, geleceğimiz açısından son derece önemlidir.

Geleceğe ışık tutan üniversitelerde, örgütlü toplum bilincinin geliştirilmesi ve her platformda eğitim ve öğretim elemanlarının görüşlerinin dile getirilmesinin sağlanması da yükseköğretim sisteminde yaşadığımız sorunların çözülmesinde etkili olacaktır.

Vizyonumuz, güçlü, mutlu ve müreffeh bir ülke içinde, geleceğe umutla bakabilen eğitimli ve örgütlü bir toplum yaratmaktır. Bu noktada üniversiteler, bizler için tüm sorunların çıkış noktasıdır ve bu çıkışı öğrencisiyle, idari, teknik ve akademik personeliyle tüm üniversite üyeleri sağlayacaktır.

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI İLE İLGİLİ TALEPLERİMİZ


a) ORTAK TALEPLERİMİZ


1. YÖK ve Bağlı Kuruluşlarında çalışan; akademik ve tüm idari personelin ek gösterge rakamları yükseltilmelidir.

Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, Fakülte Sekreteri, Yüksek Okul Sekreteri, Enstitü Sekreteri ve şube müdürü kadrosunda bulunanların diğer kurumlarda emsal görev yapanlarda olduğu gibi MAKAM TAZMİNATI alabilmeleri için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu anlamda 2914 sayılı Kanunun Ek 2’nci maddesi ile kadro ve görev unvanları itibariyle makam tazminatından tüm çalışanlara ödenmesi şeklinde yeniden düzenlenmelidir.

2. Gösterge ve ek gösterge tablosu puanlarının günümüz şartlarına göre akademik ve idari personel için yeniden düzenlenerek derece ve kademelerine uygun artışlar yapılmalıdır.

3. Üniversitelerde rektör ve dekanların belirlenmesinde seçim usulüne yeniden dönülmelidir. Dekan ve rektörlük seçimlerinde tüm akademik ve idari personelin oy kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Seçimlerde en yüksek oyu alan adayın, kapsamlı bir güvenlik soruşturmasının ardından rektör ve dekan olarak ataması yapılmalıdır.

4. Meslek yüksekokullarında yeterli sayıda akademik ve idari personelin bulundurulması için kadro açılmalıdır. Meslek Yüksek Okulu Müdür ve Müdür Yardımcılarına da idari görev ödeneği verilmelidir.

5. Kreş ve gündüz bakım evlerinin kurumlarda yeterli ve zorunlu hale getirecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

6. Teknik öğretmen unvanı alanlardan;

Kamu kurumlarında teknik personel olarak görev yapanlara; 190 sayılı cetvelde “teknik öğretmen” unvanlı kadrolar ihdas edilmeli.

Ek gösterge cetvelinin II. Teknik hizmetler sınıfı a- bendinde; mimar, mühendisten sonra gelmek üzere “teknik öğretmen” unvanı eklenerek aynı özlük haklarından yararlanmaları sağlanmalıdır.

7. Üniversitelerde görev yapan idari personellere, üniversiteler arasında nakil ve becayiş (Karşılıklı yer değiştirme) yapabilme hakkı tanınmalıdır.

Üniversitelerde çalışan memurlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tâbi olarak çalışan kamu personelleridir. Ancak üniversitelerin kendilerine özgü hususiyetleri nedeni ile memurlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre kendileriyle eş değer memurların yararlandığı haklardan mahrum kalmaktadır.

Bu hak mahrumiyetlerinin başında yer değiştirme, tayin ve nakil iş ve işlemleri gelmektedir. Her bir üniversitenin merkez ve taşra teşkilat olmadığından yani sadece bulundukları illerde bağlı birimlerinin bulunması sebebi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi olarak çalışan hiçbir memurun “özür durumu, sağlık durumu, eş durumu v.s.” sebepler ile yer değiştirme ve tayin işlemleri yapılamamaktadır. Bu tür kurumlar için çalışan personellerin yer değiştirmelerine imkân sağlayan tek hukuki düzenleme “kurumlar arası nakil” olarak görülmektedir. Fakat nakil işlemlerinde de personel öncelikle kendisini talep edecek kurum aramak zorunda kalmaktadır. Nakil olmak isteyen bir memur bir kurum bulduğu taktirde de kendi üniversitesinden “muvafakat” almak mecburiyetindedir. Ancak bu muvafakat her zaman verilmediğinden birçok memur mağdur olmaktadır.

Bu durum çalışan personellerin; özür durumu, sağlık durumu, eş durumu v.b. nedenler ile dahi yer değiştirme yapamamaları neticesinde aile bütünlüğünün parçalanmasına, var olan sağlık sorunlarının düzenli tedavi imkânı olmadığı için daha da artmasına ve ilerlemesine, personelin çalışma performans ve kalitesinde düşüşe, yer değiştirme talebi olan ve muvafakat için kurumu ile sorun yaşayan personele yapılan keyfi uygulamalar ile psikolojik baskı oluşmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle, üniversitelerde görev yapan personelin 3 yıl görev yapmak kaydıyla diğer üniversitelere geçebilmesi isteğe bağlı ve özürleri varsa bu özürlerine binaen diğer üniversitelere geçişine imkan sağlayacak şekilde YÖK koordinatörlüğünde bir yönetmelik çıkarılmalı ve yine üniversitelerde görev yapan personelin karşılıklı yer değiştirme (becayiş) hakkı da bu yönetmelikte düzenlenmelidir.

8. Tüm üniversitelerde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili eğitim koordinasyon birimlerinin oluşturulması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

9. YÖK ve bağlı kuruluşlarında çalışanlardan sadece akademik grupta yer alanların yararlandığı eğitim-öğretim ödeneğinde; 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun ek-1 maddesinde belirtilen “öğretim elemanlarına” ibaresinin “çalışanlara” olarak düzenlenerek kurumlarda görev yapan herkesin yararlanmasının sağlanmalıdır.

10. YÖK ve üniversitelerde belli aralıklarla yönetim kadrolarının değişimleri ile birlikte mobbing yaygınlaşmaktadır. Bu uygulamaların önlenmesi için, sendika temsilcileri, akademik ve idari temsilcilerden oluşan izleme kurulları oluşturulmalı ve etik kurullar amacına uygun olarak etkin ve bağımsız bir biçimde çalıştırılmalıdır.

b) AKADEMİK PERSONEL İLE İLGİLİ TALEPLERİMİZ

1. Asker öğretmen uygulaması gibi asker akademisyen uygulamasına gidilerek yeni üniversitelerin bu yolla akademisyen ihtiyacının giderilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

2. Geliştirme ödeneği, üniversitelerin bulunduğu bölgenin sosyo-ekonomik yapısı ön planda tutularak, öğretim elemanı sıkıntısı çeken gelişmekte olan üniversitelere daha öncelikli olarak ve daha yüksek oranlarda ödenmesi gerekmektedir. Oysa uygulama hiçte böyle değildir. Önceden açılan bir üniversitede uygulanan geliştirme ödeneği oranı %150 olarak belirlenirken sonradan açılan bir üniversitede geliştirme ödeneği oranı % 100’dür. Bu durum Geliştirme ödeneği ödenmesine dair 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 14 üncü maddesine göre, 4.4.2005 tarihli Bakanlar Kurulu Kararına terstir. Buna benzer farklılıkları başka illerdeki başka üniversitelerde de görmek mümkündür. Bu adil olmayan uygulama yeni açılan üniversitelerin lehine olacak şekilde düzeltilmelidir.

3. Performansa dayalı çalışan birimlerde emsal ek ödemeye karşılık gelen ödeneklerin vergi matrahından muaf sayılması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

4. Yaz Okulu uygulaması yapan birimlerde öğrencilerin ödemiş oldukları katkı payı bir havuzda toplanmalı, uygulamayla doğrudan ilgili olan personele ilave ödeme olarak verilmelidir.

5. Üniversitelerde uygulanan ders saati ücretleri ve sınav ücretleri en az iki katına çıkartılmalı ve unvanlarına göre uygulanan ücret ayrımı ortadan kaldırılmalıdır.

6. Öğrenci harçlarından yapılan yasal kesinti oranının düşürülerek ders ve mesai ücretlerine ayrılan oranın arttırılması sağlanmalıdır.

7. YÖK ve bağlı kuruluşlarında 657 sayılı devlet memurları kanununa tabi idari personelden; mesleklerinde yüksek lisansını tamamlayanlara %20 ve doktorasını tamamlayanlara %40 oranlarında ek özel hizmet tazminatı ödenmelidir.

8. 2914 sayılı Kanun ve ilgili Yüksek Öğretim Kurulu Kararlarının amacı doğrultusunda çıkarılacak yeni bir tebliğ ile ” maaş karşılığı ders yükünün tamamlanmasından sonra, teorik dersler dışındaki faaliyetlerin (laboratuvar ve uygulama dersleri) ücrete tabi olan 10 saatlik kısmı dikkate alınır ” ifadesindeki 10 saat sınırlamasının kaldırılarak, girilen ders saatinin tamamının ücretlendirilmesi yönünde düzenleme yapılmalıdır.

9. Araştırma fonlarından öğretim elemanlarının eşit şekilde yararlanabilmesi için, projeler unvan gözetilmeksizin, objektif olarak değerlendirilmeli ve bu doğrultuda bağlayıcı düzenlemeler yapılmalı.

10. Üniversite araştırma fonları, fon kesintisinden muaf tutulmalı ve projelere tasarruf tedbirleri uygulanmamalıdır.

11. Doktorasını bitirmiş akademisyenlerin önündeki kadro sıkıntısı giderilmelidir. Doktorasını yaptığı ana bilim dalında norm kadro çerçevesinde kadro sıkıntısı var ise kişinin yaptığı tercihler doğrultusunda yeni açılan üniversitelere YÖK tarafından ataması yapılmalıdır. Ayrıldığı ana bilim dalında 2 yıl içerisinde ilana çıkılırsa öncelik kurumdan ayrılan kişide olmalıdır.

12. Bütün öğretim elemanlarına en az altı aylık yurtdışı tecrübesi kazandırılmalıdır. Doktora öğrencileri en az bir defa olmak üzere yurt dışında görevlendirilmeleri için teşvik edilmelidir. Yurtiçi ve yurtdışı idari değişim programları dil şartı aranmaksızın düzenlenmeli, objektif kriterler dahilinde istekli personelin bu gibi programlardan yararlandırılmaları sağlanmalıdır.

13. 29.08.2005 tarihinde sendikamız ile Hükümet arasında imzalanan mutabakat metninin 9. maddesinde alınan aşağıdaki kararların gerçekleşmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır;

a)Araştırma Görevlisi, uzman, öğretim görevlisi, okutman ve Yardımcı Doçentlere kadro güvencesi sağlanmalıdır.

b)Üniversitelerden beklenen bilimsel çalışmaların gereği gibi yapılmasını teminen daha fazla Araştırma Görevlisi istihdamına yönelik olarak merkezi idareden kaynaklanan sınırlamalar kaldırılmalıdır.

c) Öğretim elemanı ücretleri iyileştirilmelidir.

d) Sendika temsilcileri üniversite, fakülte, enstitü ve yüksekokul yönetim organlarında temsil edilmelidir.

14. Araştırma görevlileri, okutman ve uzmanlara proje yöneticiliği hakkı verilmelidir.

15. Araştırma görevlilerinin problemleri;

a) Araştırma görevliliği tanımının yeniden yapılması, asistanlık kavramıyla birbirinden ayrılması ve görev sınırlarının yeniden belirlenerek belirsizlik ortadan kaldırılmalıdır.

b) Yüksek lisans ve doktora eğitimi veremeyen üniversiteler, araştırma görevlisi olarak aldığı elamanların lisansüstü görevlendirilmelerini en kısa sürede yapmalı ve bu konuda yapılıp yapılmadığı YÖK tarafından denetlenmelidir.( Takip eden ilk eğitim öğretim dönemine kadar yapmaları zorunlu kılınmalıdır.)

c) 35. madde ile görevlendirilen araştırma görevlilerinin kongre ve bilimsel toplantılara katılım ücretlerinin görevlendirildiği üniversite tarafından ödenmesi sağlanmalıdır.

d) 35. madde ile görevlendirilen araştırma görevlileri doktora çalışmalarını tamamladıktan sonra, kadro şartı aranmaksızın ilgili üniversitelerde yardımcı doçentlik kadrosuna atanmaları için gerekli kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.

16. Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Sağlık Bilimleri ve Eğitim Bilimleri kadrosunda görev yapan araştırma görevlilerine ( 50/d kapsamında) görev süreleri bitiminden sonra en az 1 yıl intibak süresi verilmeli, doktorasını tamamladığı üniversitede ihtiyaç bulunan ana bilim dallarına atamaları yapılmalı, kadro yetersizse yeni kurulan üniversitelere atamaları yapılarak öğretim elemanı olarak görev yapmaları sağlanmalıdır.

17. Akademik yükseltilmelerde ön yeterlilik bilimsel çalışmalardan ve öğretim etkinliklerinden ibaret olmalı, sözlü sınav adayın yeterli görülen bilimsel çalışmalarından yapılmalı, bu konularda objektif kriterler belirlenmelidir. Doçentlikteki sözlü sınav kaldırılmalı ya da sözlü sınav içeriği adayın çalışmaları ile sınırlandırılmalıdır.

18. Görev ve unvan itibariyle; yabancı dilin zorunlu tutulduğu ve baraj sayıldığı durumlarda ilgili personele yabancı dil öğrenme tazminatı ödenmesinin önünü açacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

19. Üniversitelerde rektörlüğe bağlı servis dersi veren bölümlerin, aynı nitelikteki 4 yıllık öğretim yapan bölümlere bağlanması ve burada görev yapan okutmanların fakültelerde görevlendirilmelerinin sağlanmasına yönelik kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.

20. Yüksekokullarda görev yapan öğretim üyelerinin enstitüler bünyesinde açılacak yüksek lisans ve doktora programlarında ders vermelerini ve öğrenci yetiştirmelerini sağlayacak kanuni düzenlemeler yapılmalıdır.

21. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim üyelerinden; yüksek lisans ve doktora öğrencisi bulunanlara eğitim süresince ( uzatma süreleri hariç ) her ay için net maaşlarının %10’u kadar ilave ödenek verilmesi için düzenlemeler yapılmalıdır.

22. Öğretim üyesi grubu olan; Profesör, Doçent ve yardımcı doçent kadrolarının eşit değerlendirilmesi ve bu grupta yer alan yardımcı doçentlerle yapılan sözleşmenin kaldırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

23. Üniversite senatolarına araştırma görevlilerinin de bir temsilciyle katılması sağlanmalıdır.

c) İDARİ PERSONEL İLE İLGİLİ TALEPLERİMİZ

1. Mevcut haliyle geliştirme ödeneği üniversite bütünlüğü içerisinde yer alan kesimlerden sadece akademik personele ödenmekte ve çalışma huzurunu bozmaktadır. Kurumların asli unsurlarından olan idari personelin de bu ödenekten yararlanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

2. 2914 sayılı yasanın 12. Maddesindeki üniversite tazminatı oranlarının 1,2,3,4, ve 5. bentlerde belirtilen yüzdelik oranlar günümüz şartlarına göre yeniden artırılmalı. 6. Bent olarak idari personelin de tazminattan yararlanması için yasal düzenleme yapılmalı.

3. Üniversitelerde görev yapan 657 sayılı DMK’ya tabi idari personelin ek göstergeleri 800 puan artırılmalıdır.

4. Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personelin de ek gösterge alabilmesi için düzenlemeler yapılmalıdır.

YÖK ve bağlı kuruluşlarında da diğer kurumlarda olduğu gibi 657 sayılı devlet memurları kanununa tabi çalışanlar için; uzman ve uzman yardımcılığı kadrolarının ihdas edilerek ilgili birimlere dağıtılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

5. Üniversitelerde görev yapan idari personelin de çalıştıkları ve elde ettikleri proje paralarının ek ödeme kapsamı dışında tutulması için, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

6. Performansa dayalı çalışan birimlerde emsal ek ödemeye karşılık gelen ödeneklerin vergi matrahından muaf sayılması için yasal düzenlemeler yapılmalı.

7. Geçtiğimiz yıllarda Üniversitelerde döner sermaye uygulaması olan birimlerde çalışanların, döner sermaye ödemesi olmayan başka bir birime görevlendirildiği tarihten itibaren, denge tazminatı ödenmiyordu. Görevlendirmelerin bir çoğu kişinin isteği dışında gerçekleşti ve maddi kayıplara uğradılar.

Bu durumdan dolayı, geçmişte haksız yere kayba uğrayan çalışanların kayıplarını giderecek düzenlemeler yapılmalıdır.

8. Üniversitelerde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi personelin istihdam edildiği kadrolara (Genel Sekreterlik, Daire Başkanlığı, Fakülte Sekreterliği v.b) vekâleten dahi olsa, akademik personelin atanması ve görevlendirilmesi önlenmeli, bunun için yasal düzenleme yapılmalıdır.

9. Kurumlarda kadro yokluğu gerekçesiyle veya görevde yükselme unvan değişikliği sınavının açılmaması sonucu unvanları ile farklı kadrolarda çalıştırılan, 657 sayılı yasanın a bendine tabii çalışanlara, bir defaya mahsus unvanlarının karşılığı olan kadroların direkt verilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Alt kadrolarda ve alanları dışındaki işlerde istekleri dışında çalıştırılmaya zorlanmamalıdır.

10. Tüm idari kadroların atamaları, görevde yükselme sınavı ile yapılmalıdır. (Fakülte sekreteri, daire başkanı, vb.) Bu doğrultuda; gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Görevde Yükselme sınavlarının yapılmasında yaşanan keyfiliklere son verilmeli, periyodik olarak yapılması sağlanmalıdır.

11. Üniversitelerde 13/b maddesi uyarınca yapılan geçici görevlendirmelerde, personelin rızası bağlayıcı olacak şekilde kanuni düzenlemeler yapılmalı. 13/b maddesi Rektörlerin keyfi kullandığı bir düzenleme olmaktan çıkarılmalıdır.

12. Yükseköğretim kurumlarında çalışanların; kendilerini ve görevlerindeki performanslarını geliştirecek hizmet içi eğitim kursları, üniversiteler tarafından sağlanmalıdır. Sertifikalı hizmet içi eğitim kurslarının açılması talep olması halinde zorunlu hale getirilmelidir.

13. Kurumlarda Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının açılmasının zorunluluk haline getirilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

14. Sendikamız ile hükümet arasında 2006 yılı toplu görüşmeleri neticesinde imzalanan, mutabakat metni sonucunda alınan ek ödeme ( o zamanki adı ile ek denge tazminatı ) ve diğer emekli keseneği matrahına dahil edilmeyen tüm ödemeler emekli keseneği matrahına dahil edilmeli ve emekliliğe yansıyacak şekilde düzenleme yapılmalıdır.

15. Kurumlarda mevcut ayniyat saymanlığı ve ambar memurluğu kadroları ile ilgili 5018 sayılı yasanın 44. Maddesi ile ortaya çıkan belirsizliklerin kaldırılması ve yasanın işlevsellik kazanması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Ayniyat Saymanlarına yapılan haksızlık adeta katmerleşmiştir. Şöyle ki; Daha önce Şube Müdürü, Sayman ve Ayniyat saymanlarının maaşı aynı idi. Bu kararname ile Ek Ödeme Şube Müdürlerinde %170,Saymanlarda %165 olarak belirlenmiş, Ayniyat Saymanların ki ise %115 de bırakılarak mali yönden de büyük bir hak kaybına uğratılmıştır.

Bu nedenle;

a) Ayniyat saymanı kadrolarının kaldırılmamasına rağmen, görev ve sorumluluklarının sona ermiş olması, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun genel çerçevesi ve bu kadroda bulunanların kazanılmış özlük hakları göz önüne alındığında; bu kadrolarda bulunan kişilerin, özlük haklarına en uygun başka kadrolara atanmaları yönündeki düzenlemelerin yapılması,

b) Bu düzenleme kesinlikle kurumların inisiyatifine bırakılmadan kanun ya da Bakanlar Kurulu Kararı ile gerçekleştirilmesi,

c) Düzenleme yapılıncaya kadar; 31.12.2009 tarihine kadar geçmişte özlük hakları ile bir tutulan Şube Müdür kadrolarına verilen hakların verilmesinin sağlanması (ek ödeme oranının %115’den %170’e çıkarılması),

d) Yıllarca kurumlarında Ayniyat Birimlerinin amiri konumunda bulunan ve altında şef, ambar memuru, sayman mutemedi gibi kişiler çalıştıran Ayniyat Saymanlarının; Taşınır Mal Yönetmeliği ve Görevde Yükselme Yönetmelikleri ile özlük haklarının ellerinden alınmaya çalışılmasının önüne bir an önce geçilmelidir.

16. Mesai saatleri dışında; hizmet içi eğitime katılan kursiyerlerle, kurs yöneticisi ve diğer görevlilere fazla mesai ücreti ödenmelidir.

17. Teknik kadroda çalışan personelin iş riski tazminatlarının gözden geçirilerek günümüz koşullarına uygun hale getirilmelidir.

18. Ulaştırma birimlerinde görev yapan şoför kadrosunda veya şoför olarak çalışan personele aylık kilometre sınırlaması getirilmeli, özellikle şehir dışı görevlendirmelerde yolluk, konaklama v.b. ücretler güncellenerek, iş riski tazminatı da dahil olmak üzere ücret ve tazminatlar arttırılmalıdır.

19. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede sağlık hizmetleri kolunda görev yapanlar unvanlarına göre ödenek alırken, Teknik Hizmetler sınıfında görev yapanlar kadrolarına göre ödenek almaktalar. Bu haksız uygulamayı giderecek düzenlemeler yapılarak Teknik Hizmetlerde görev yapanların da unvanlarına göre ödenek almaları sağlanmalıdır.

20. 5188 Sayılı yasal düzenleme doğrultusunda, 657 sayılı kanuna tabi kadrolarda görev yapan; bekçi ve koruma güvenlik kadrolarındaki personellerin genel idari hizmetlerdeki münhal kadrolara atamalarının yapılması sağlanmalıdır.

21. Tüm meslek gruplarındaki unvanların; açık şekilde görev tanımları yapılarak yetki ve sorumlulukları belirtilmelidir. Yetkisiz kişiler alanları dışında çalıştırılmamalıdır.

22. Yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan personel; bitirdikleri okuldan aldıkları unvanlara göre sınavsız olarak bir üst kadroya geçirilmelidir.

Yardımcı hizmetler sınıfında aşçı unvanı ile görev yapan personelden; ilgili meslek lisesini ve üst öğrenimlerini bitirenler ile usta öğretici belgesine haiz çalışanlar teknik hizmetler sınıfında değerlendirilerek teknisyen ve tekniker unvanlarına denk gelen usta aşçı ve aşçıbaşı unvanları almaya hak kazanırlar ve kurumlarda bu unvanlara ait kadrolar yasal düzenlemeler doğrultusunda ihdas edilerek ilgili çalışanlara verilmelidir.

23. Anadolu Üniversitesi bünyesinde yıllardan beri eğitim vermekte olan Sivil Havacılık Yüksekokulu bünyesinde faaliyet gösteren yurtiçi ve yurtdışı uçuşlara açık ve bu uçuşlar için uluslararası standartlara haiz Anadolu Üniversitesi Havaalanında çalışmakta olan personelin de diğer D.H.M.İ. personeli gibi EUROCONTROL tazminatlarından yararlandırılması sağlanmalıdır. Zira uluslararası tüm koşulları sağlayarak hizmet standartlarını oluşturmuş olan bu havaalanımızın yurtiçi ve yurtdışı uçuşlar için kullanıldığı oranda burada görev yapan personel diğer hava meydanlarında görev yapanlarla aynı şartlarda ve standartlarda hizmet vermektedir.

24. Hizmetlerin yapılmasında, artırılan performansın her aşamasında çalışanların katkısı inkâr edilemez bir gerçek olup, performans ödeneğinden üniversitelerde çalışan bütün personelin yararlandırılması (ilgili fakülte veya yüksekokul vb.) sağlanmalıdır.

a) Yurt müdürü atamaları: Kredi ve Yurtlar Kurumunda son dönemlerde yurt müdürü atamaları görevde yükselme kapsamı dışına alınarak, kurum dışından özellikle Milli Eğitim Bakanlığından öğretmen veya Diyanet İşleri Başkanlığından İmam Kadrosunda bulunanlardan atama yapılmaktadır.

D) YURT-KUR PERSONELİ İLE İLGİLİ TALEPLERİMİZ

Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünde de yapısal değişikliğe gidilmiş ve bölge müdürlükleri kaldırılarak il müdürlükleri kurulmuş, yurt müdürleri görevden alınarak araştırmacı kadrosuna atanmışlardır.

Görevden alınarak Araştırmacı yapılan Yurt Müdürleri yerine kurum içinde veya dışarıdan herhangi bir duyuru ve sınava bağlı olmadan, taraflı bir turumla Yurt Müdürü atamaları gerçekleştirilmiştir.

Atamalarda herhangi bir liyakat veya kariyer ilkesi dikkate alınmadan salt siyasi referans veya başka saiklerle hareket edilmektedir.

Ülke genelinde 300’ün üzerindeki yurt müdürlüklerine Kurum içinden atama yapılan personelin sayısı %10’ları bile bulmamaktadır.

Görevde yükselme: Yukarıda Milli Eğitim Bakanlığında ifade edilen sorunların aynısı ya da benzeri de bu Kredi ve Yurtlar Kurumunda da yaşanmaktadır. Uzun süredir görevde yükselme sınavı açılmamaktadır. Yurt müdürü atamaları sınavsız yapılmakta, şube müdürü, şef ve yurt müdür yardımcısı ve diğer kadrolara atama için görevde yükselme sınavı açılmamaktadır.

Yurt Yönetim Memurları: Yurt yönetim memurlarının tamamı yüksek öğrenimli olmalarına rağmen unvanlarındaki “Yönetim Memuru” ifadesinden dolayı özlük ve maddi hakları emsali diğer Devlet memurlarından daha alt düzeydedir. Devlet memurları haftada 40 saat ayda 160 saat görev yaparken yurt yönetim memurları haftada birden fazla 2 veya 3 gün nöbet tuttukları için çalışma saatleri ayda 200 saat ve üzerine çıkmaktadır.

Yurt yönetim memurları yasal düzenleme olmadığı için 3 üncü dereceden aşağı inemediklerinden Yeşil Pasaport alamamaktadırlar.

Ayrıca nöbet tutmak istemeyen Yurt Yönetim Memurları, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne veya Ankara İl Müdürlüğüne görevlendirilmek suretiyle nöbetten muaf hale gelmektedirler. Bunların kadrolarının olduğu kurumlardaki personele de yetersizlik nedeniyle haftada 2 den fazla nöbet görevi verilmektedir.

Taleplerimiz;

1. Yurt-Kur Görevde Yükselme Yönetmeliği uygulanmalı yönetmelikle bağdaşmayan sınavsız ve mülakatla yapılan başta yurt müdürü atamaları olmak üzere tüm atamalar iptal edilmelidir.

2. Yurt müdürü atamaları görevde yükselme kapsamına alınmalı ve kurumda en az 3 yıl çalışma şartı konularak yazılı sınav sonucuna göre atama yapılmalıdır.

3. Yurt Yönetim Memurlarının unvanları “uzman” olarak değiştirilmeli bunun sonucunda tazminat hakları doğmalı, aylıklarında hissedilir bir rahatlama sağlanmalıdır.

4. Yurtlarda yeterli sayıda personel istihdam edilerek haftada 2’yi geçmeyecek şekilde nöbet görevi verilmelidir.

5. Görevde yükselme sınavlarına katılabilmek için Kurumda en az 3 yıl çalışma şartı konulmalı ve kadro boşalması durumunda en fazla 2 yılda bir görevde yükselme sınavı yapılmalıdır. Kurum dışı atamaya son verilmelidir.

6. Mazerete ve isteğe bağlı yer değişikliği başvuruları yılda 1 kez açılmalı, somut kriterler getirilmeli ve boş kadrolar ölçüsünde gerçekleştirilmelidir. Devlet Memurlarının Yer Değiştirmelerine İlişkin Çerçeve Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak talepler karşılanmalıdır. Bu konudaki keyfi uygulamaların önüne geçilmelidir.

7. Yurt-Kur’a bağlı birimlerde personel yetersizliğinden dolayı mevcut personelin yükü artmaktadır, sıklıkla nöbete gelmelerinden dolayı verim düşmektedir. Personel ihtiyacı acilen karşılanmalıdır.

8. Nöbet görevleri gece hizmetleri statüsünde yapıldığı halde, ücret ödemelerinde fazla mesai adı altında ödeniyor. ( Nöbetle Mesai kavramı farklıdır.) Yurt-Kur’da fazla çalışma ücretleri artırılmalıdır. Nöbete kalan personele nöbet ücreti ödenmeli, eş değer nöbet hizmeti yapan diğer kurumlardaki statüye çekilmeli, örneğin MEB’deki Belletici öğretmenlere ödenen 6 saat ek ders ücreti ödenmelidir.

9. Kurum bünyesinde çalışan, ancak servis hizmetinden faydalanamayan personele günün şartlarına göre şehir içi toplu taşıma vasıtaları için belirlenen ücret üzerinden aylık ulaşım yardımı yapılmalıdır.

10. Koruma ve güvenlik personeline ödenen giyim yardımında en son uygulanan açık alan ve kapalı alan uygulaması haksızlıklara neden olmaktadır. Çünkü kurumda görev yapan Koruma Güvenlik personelinin büyük çoğunluğu açık alanda görev yapmaktadır. Eksik ödenen giyim yardımının ödenmesi sağlanmalıdır. Yapılan giyim yardımının kurum tarafından kalite denetimi yapılmalıdır.


11-Yardımcı Hizmetler sınıfında olan ve öğrenim durumu yönünden şartları taşıyan (şoför, bekçi gibi) personelin Genel İdari Hizmetler Sınıfına geçmeleri için bir kereye mahsus sınavsız geçiş imkânı verilmeli, bu mümkün olmuyorsa görevde yükselme sınavlarının en kısa sürede yapılması sağlanmalıdır.

12. Yurt yönetim memurlarının 1. dereceye kadar inmeleri sağlanmalıdır.

13. Yurt yönetim memurlarından bir başka alanda lisans öğrenimini tamamlayanlara öğrenimlerine uygun alanlara sınavsız geçiş hakkı sağlanmalıdır.

14. Yurt-Kur Lojmanların da görev tahsisli konut sayılarının fazla olması nedeni ile sıra tahsisli konut sayısı çok az kalmaktadır. Kamu konutları yönetmeliğinin yeniden gözden geçirilerek görev tahsisli konutların norm kadro sayısına göre belirlenmesi ve sıra tahsisli konut sayısının artırılması gerekmektedir.

15. Yurt-Kur’da çalışan tüm personele hizmet içi eğitim verilmelidir.

16. Mesai ücretleri ödenmesinde uygulanan usuller bir başka mağduriyet konusudur. Özellikle dini ve milli bayramlara denk gelen resmi tatillerde çalışmak durumunda kalan vardiyalı personel ile nöbetçi memurların hak edişleri, normal iş günü esasında belirlenmektedir. Oysa resmi tatil günlerine denk gelen hak edişlerin katlanarak yapılması gerekmektedir. Bazı kurumlarda (maliye) bu uygulamanın yapıldığı bilinmekte ve emsal olarak uygulanması gerekmektedir.

17. Teknisyen yardımcısı kadrosunda çalışan personelden, meslek lisesi diploması olanların teknik hizmetler sınıfına geçişi sağlanmalıdır.

18. Yurtlarda hemşire, sağlık memuru psikolog ve sosyal çalışmacı gibi personelin yetersiz olduğu göze çarpmaktadır.

19. Nöbetçi memur odalarının standardının belirlenmesi ve buna göre tefriş edilmesi. Tutulan nöbetlerle ilgili olarak nöbet odalarındaki bir çok yurtta imkansızlıklar göze çarpmaktadır. Bu ihtiyaç giderilmelidir.

20. Kurum çalışanları için Kreş ihtiyacı bulunmaktadır. Özellikle büyük şehirlerde birden fazla yurt bulunduğu göz önüne alınırsa, en azından buralarda kreş açılmasının daha uygulanabilir olduğu görülecektir.

21. Sosyal tesis olarak kullanılabilecek mekânlar kurum personelinin hizmetine açılmalı. (Ortakoy misafirhanesi) Özellikle büyük şehirlerde personelin hizmetine açık misafirhaneler olmalıdır. Mevcut tesisler öncelikle kendi personeline hizmet vermelidir.

22. Yurt yönetim memurlarının (Kadrolu) nöbet izinleri, benzer hizmeti yürütenlerin (SHÇEK) hafta sonu resmi ve dini tatillerdeki kullandıkları izin suresi kadar izin kullanmaları (2 gün ) sağlanmalıdır.

23. Kurum sözleşmeli memur alımından vazgeçmelidir. Sözleşmeli çalışan yurt yönetim memurlarının çalışma koşulları, özlük ve mali hakları, kadrolu personel ile eşit seviyeye getirilmelidir.

24. Yurtlarda yemek hizmetinden faydalanamayan personele nakdi yemek yardımı yapılmalıdır.

25. Sağlık sorunları nedeniyle görevini yapamayacak durumda olan güvenlik personeli öğrenimine uygun kadrolara atanmalıdır.

26. KYK’ da görevlendirme ile başka birimde çalıştırılan Yardımcı Hizmetlilere, salt Bekçi unvanına sahip oldukları gerekçesiyle giyim yardımı verilmemektedir. İstihdam alanı kalmayan Bekçi unvanı kaldırılarak, bu konudaki mağduriyet giderilmelidir.